SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

FEDAİLU’S-SAHABE BAHSİ

<< 2474 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

133 - (2474) وحدثني إبراهيم بن محمد بن عرعرة السامي ومحمد بن حاتم (وتقاربا في سياق الحديث. واللفظ لابن حاتم) قالا: حدثنا عبدالرحمن بن مهدي. حدثنا المثنى بن سعيد عن أبي جمرة، عن ابن عباس. قال:

 لما بلغ أبا ذر مبعث النبي صلى الله عليه وسلم بمكة قال لأخيه: اركب إلى هذا الوادي. فاعلم لي علم هذا الرجل الذي يزعم أنه يأتيه الخبر من السماء. فاسمع من قوله ثم ائتني. فانطلق الآخر حتى قدم مكة. وسمع من قوله. ثم رجع إلى أبي ذر فقال: رأيته يأمر بمكارم الأخلاق. وكلاما ما هو بالشعر. فقال: ما شفيتني فيما أردت. فتزود وحمل شنة له، فيها ماء. حتى قدم مكة. فأتى المسجد فالتمس النبي صلى الله عليه وسلم ولا يعرفه. وكره أن يسأل عنه. حتى أدركه - يعني الليل - فاضطجع. فرآه علي فعرف أنه غريب. فلما رآه تبعه. فلم يسأل واحد منهما صاحبه عن شئ. حتى أصبح ثم احتمل قريبته وزاده إلى المسجد. فظل ذلك اليوم. ولا يرى النبي صلى الله عليه وسلم. حتى أمسى. فعاد إلى مضجعه. فمر به علي. فقال: ما أنى للرجل أن يعلم منزله؟ فأقامه. فذهب به معه. ولا يسأل واحد منهما صاحبه عن شئ. حتى إذا كان يوم الثالث فعل مثل ذلك. فأقامه علي معه. ثم قال له: ألا تحدثني؟ ما الذي أقدمك هذا البلد؟ قال: إن أعطيتني عهدا وميثاقا لترشدني. فعلت. ففعل. فأخبره. فقال: فإنه حق. وهو رسول الله صلى الله عليه وسلم. فإذا أصبحت فاتبعني. فإني إن رأيت شيئا أخاف عليك، قمت كأني أريق الماء. فإن مضيت فاتبعني حتى تدخل مدخلي. ففعل. فانطلق يقفوه. حتى دخل النبي صلى الله عليه وسلم ودخل معه. فسمع من قوله. وأسلم مكانه. فقال له النبي صلى الله عليه وسلم "ارجع إلى قومك فأخبرهم حتى يأتيك أمري". فقال: والذي نفسي بيده! لأصرخن بها بين ظهرانيهم فخرج حتى أتى المسجد. فنادى بأعلى صوته: أشهد أن لا إله إلا الله، وأن محمدا رسول الله. وثار القوم فضربوه حتى أضجعوه. فأتى العباس فأكب عليه. فقال: ويلكم! ألستم تعلمون أنه من غفار. وأن طريق تجارتكم إلى الشام عليهم. فأنقذه منهم. ثم عاد من الغد بمثلها. وثاروا إليه فضربوه. فأكب عليه العباس فأنقذه.

 

[ش (ما شفيتني فيما) كذا في جميع نسخ مسلم: فيما. بالفاء. وفي رواية البخاري: مما، بالميم، وهو أجود، أي ما بلغتني غرضي، وأزلت عني هم كشف هذا الأمر. (شنة) هي القربة البالية. (قريبته) على التصغير: وفي بعض النسخ: قربته، بالتكبير: وهي الشنة المذكورة قبله. (ما أنى) وفي بعض النسخ: آن. وهما لغتان. أي ما حان. وفي بعض النسخ: أما بزيادة ألف الاستفهام، وهي مرادة في الرواية الأولى، ولكن حذفت، وهو جائز. (يقفوه) أي يتبعه. (لأصرخن بها) أي لأرفعن صوتي بها. (بين ظهرانيهم) أي بينهم. وهو بفتح النون. ويقال: بين ظهريهم].

 

{133}

Bana İbrahİm b. Muhanımed b. Ar'arate's-Sâmi ile Muhammed b. Hâtim rivayet ettiler. Hadisin siyakı, itibariyle birbirlerine yakındırlar. Lâfız İbni Hâtim'indir. (Dedilerki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivayet etti. (Dediki): Bize Müsennâ b. Said, Ebû Cemre'den, o da İbni Abbâs'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş):

 

Mekke'de Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bi'seti Ebû Zerr'in kulağına gelince kardeşine :

 

— Hayvanına bin, şu vadiye git ve kendisine semâdan haber geldiğini söyleyen şu adam hakkında bana bilgi topla. Konuştuğunu dinle, sonra bana getir! demiş. Kardeşi yola koyulmuş ve Mekke'ye gelmiş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in söylediklerini dinlemiş, sonra Ebû Zerr'e dönerek:

 

__ Onu, iyi ahlâkı emrederken ve öyle bir söz söylerken gördüm ki, söz şiir değildir, demiş. Ebû Zerr :

 

  Muradım hususunda bana şifâbahş olamadın,  demiş. Hemen azığım almış ve içinde su bulunan bir tulumunu yüklenerek Mekke'ye gelmiş. Mescid'e vararak Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i aramış. Kendisini tanımıyormuş. Onu sormaktan da çekinmiş. Nihayet akşamı bulmuş ve yatmış. Derken onu Ali görmüş ve bir yabancı olduğunu anlamış. Onu görünce peşine düşmüş ama birbirlerine hiç bir şey sormamışlar. Tâ ki, sabah olmuş. Sonra (Ebû Zerr) tulumcağızını ve azığıı yüklenerek mescide çekilmiş. O gün de öyle devam etmiş. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) göremiyormuş. Nihayet akşam olmuş. O yine yattığı yere dönmüş. Derken yanına Ali uğramış ve: Bu adama konağını bilme zamanı gelmedi mi? diyerek onu kaldırmış. Ve beraberinde götürmüş. Birbirlerine hiç bir şey sormuyorlarmış. Üçüncü gün gelince aynı şekilde hareket imiş. Ali yine onu kaldırarak beraberinde götürmüş. Sonra ona :

 

  Bana anlatmıyacak mısın? Seni bu beldeye getiren nedir? demiş. Ebû Zerr :

 

  Beni irşâd edeceğine ahd-ü misak verirsen (dediğini) yaparım, demiş. O da söz verme işini yapmış. Bunun üzerine Ebû Zerr ona (niçin geldiğini) haber vermiş. Ali:

 

  Gerçekten o haktır. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) odur. Sabahladığın vakit beni tâkib et! Ben senin için korkulacak bir şey görürsem su dökermişim gibi yapacağım; geçip gidersem arkamdan gel ve benim girdiğim yere gir! demiş. Ebû Zerr de öyle yapmış ve Ali'yi takip ederek yola düşmüş. Nihayet Ali, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kanına girmiş. Onunla birlikte Ebû Zerr de girmiş. Artık onun söylediğini dinlemiş ve oracıkta müslüman olmuş. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona :

 

«Kavmine dön de emrim sana gelince onlara haber ver.» buyurmuş.

 

  Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, onların arasında bunu haykıracağım, demiş ve çıkarak mescide gelmiş. Müteakiben var sesiyle:

 

__ Şehadet ederim ki, Allah'dan başka ilâh yoktur. Ve Muhammed Allah'ın Resulüdür, diye bağırmış.

 

Müşrikler ayaklanmışlar ve onu döşeğe düşürünceye kadar dövmüşler. Derken Abbâs gelerek üzerine kapanmış ve :

 

  Yazıklar olsun size! Bunun Gıfâr kabilesinden olduğunu ve tacirlerinizin Şam'a giden yolu bunlardan geçtiğini bilmez miydiniz? diyerek kendisini onlardan kurtarmış. Ertesi gün yine bunun gibi yapmış. Küifâr ayaklanarak yanına gelmişler ve kendisini dövmüşler. Yine Abbas üzerine kapanmış ve onu kurtarmış.

 

 

İzah:

Bu hadisi Buhâri «Kitâbu'l-Menâkib»'in bir iki yerinde tahric etmiştir.

 

Görülüyorki: Bundan önceki Abdullah b. Saraid rivâyetiyle bu rivayet arasında, araları bulunamayacak kadar ihtilâf vardır.

 

Hz. Abdullah'in rivayetinde Ebû Zer (Radiyallahu anh)'in, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i geceleyin Kâbe'yi tavaf ederken gördüğü ve otuz gün orada kaldıktan sonra orada müslüman olduğu, bu müddet zarfında zemzem suyundan başka bir gıda bulamadığı bildirilmektedir. İbni Abbâs rivayetinde ise yanında suyu ve yiyeceği olduğu anlaşılıyor. Ve kendisini Hz. Ali b. Ebi Tâlib üç gece misafir ediyor. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)''e götürerek orada müslüman oluyor. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanından çıktıktan sonra da yüksek sesle müslümanhğını ilân ediyor. Bunun üzerine müşrikler kendisini feci şekilde dövüyorlar.

 

Her iki rivayetin senetleri sahihtir. İhtimal ki, Hz. Ebû Zer, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i Kâ'be'nin yanında gördüğünde müslüman olmuş, Hz. Ali bunu görmemiştir. Bu hâl ikinci defa Kâ'be'ye geldiğinde Hz. Ali ile buluşuncaya kadar gizli kalmış, sonra Ali (Radtyallahu anh) onu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e götürmüş ve Hz. Ebû Zer imanını yenilemiştir. Ancak bu ihtimal zayıftır. «Müslim» sarihlerinden Übbi: «Hadis şarihlerinden bu çatılmaya tenbihde bulunan kimse görmedim.» diyor.

 

«Buhâri» şârihi Ayni dahi iki rivayet arasındaki fazla müğayorete temas etmiş: «Lâkin İbni Abbâs rivayetini kısadan kesmiştir, denilmek suretiyle aralarını bulmak mümkündür.» demiştir. Hz Ali'nin: «Bu adamın evini bilmesi Zamanı gelmedimi?» sözü: Muayn bir yeri olduğunu bilmiyor mu? manasınadır. Yahut bu sözüyle onu evime davet ettiğini anlatmak istemiştir.

 

Ebû Zer (Radiyallahu anh) ile babasının adları hususunda çok ihtilâf vardır. Bazılan Cündeb b. Cünâde'dir; bir takımları Cerir b. Cündeb'dir demiş; Cündeb b. Seken olduğunu söyleyenler bulunmuş; daha başka isimlerden bahsedilmiş ise de, meşhur olan ismi Cündeb b. Cünâde 'dir. Hz. Ebû Zer otuz iki tarihinde Medine köylerinden Rabeze'de vefat etmiş, renazesini tesadüfen oradan geçmekte olan İbni Mes'ûd (Radiyallahu arıh) kaldırmıştır.